italyan g.verdi’nin eseridir. okunuşu ’ayda’ olarak değil aynen yazıldığı gibi ’aida’ şeklindedir. ana dillerimden otuzbeşincisi italyancadir benim ordan biliyorum canim
oyun 4 perdeden oluşur. her perde yarım saat ve aralar-dekor yerleştirme süreleriyle yaklaşık olarak 4 saatten fazla sürer. yani opera sevmiyorsan gitmiceksin arkadasim artizligin alemi yok.
şahsi fikrim her zaman için 2. perdenin her anlamda en etkileyici olduğu ve onu 4. perdenin izlediğidir. malesef 3. perdede prenses ve aida’nın konuşmalarının uzunluğu tiradlar sololar vs biraz ritmi düşürebiliyor.
2. perdede, radames’in gelişi için çalan zafer marşı ve sahnedeki geçide katılan atlar her zaman için görülmeye değer bir gorsel solen. prenses’in mezzosoprano olması aslında oyunun en önemli şifrelerinden biri ki aksi halde castta ses tonlarında dinleyicilerin kulaklarındaki algı ve denge açısından sikinti yaratabilir. radames’in bas olması firavun ve rahibin bas bariton olması izleyicinin oyunu yaşamasını sağlayan detaylardan. bence ayrıca asıl olarak oyunun tüm yükü prensestedir. yani ona hem kızmamız lanetlememiz hem de empati kurup hak vermemiz sevmemiz en cok da saygi duymamiz gerekiyor ki bu da sanatçı-yönetmen uyumunun şahsi başarısı.
istanbul opera festivali kapsamında 14-15 temmuz 2010’da cemil topuzlu harbiye açıkhava tiyatrosu’nda ankara devlet opera ve balesi sanatçıları tarafından sahnelenmiştir.
dekor tek kelimeyle muhteşemdi. sanatçılar da keza. orkestra desen yaylilar üflemeliler ve vurmali sazlardan tesekkil sahane ötesiydi, e acik hava ruzgar neyin de pifir pifir, otoparkta da cok kazik sokmadilar, su iki lira, minder 3 lira, beyin bedava daha ne olsun. viva verdi!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?