17 ağustos 1999 marmara depremi

bgat
sonrasında yaşanan günler boyunca artık hayatın hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağını çok keskin bir görüntüyle çoğumuzun içine işleten depremdi, ama eskiye de döndük, ve hatta unutabildik... sözlüğe girmesem belki bu gece hiç aklıma gelmeyecekti. bu depremle ilgili aklımda kalan bazı şeyler var. belki alakasız olacak ama yazmak istiyorum.

deprem gecesi adapazarı’ndaydım ve eğer evdekilerin çığlıkları olmasaydı, beni uyandırmayı başaramayan o müthiş uğultuya rağmen uyumaya devam edecektim galiba. aslında kapı sesine bile dayanamayıp uyanabilen bünyemin böyle bir gürültüye nasıl oldu da dayanabildiğini ben de anlayamadım, bu durumu kafama da takmadım. o gece dışarı çıkınca mahalledeki herkesin aynı anda yüzlerinden okunması kolay olan o korkuyla birlikte dışarı çıktıklarını görünce olayın dehşet boyutunu az da olsa anlamıştım, çünkü depremi hissetmemiştim ve olayın tam olarak farkında değildim.

daha önce hiç başörtüsü takarken görmediğim bazı kadınlar nedense başörtüsü takmışlardı. herkesin ağzında "allah" lafı geçiyordu. gecenin ilerleyen saatlerinde gerçekleşen artçı şoklarla birlikte daha önceden hiç duymadığım duaları birlikte olduğumuz mahalle ahalisinden duyma şansına sahip oldum. ama herkes daha çok, sanki ortak bir karar alınmış gibi tekbir getiriyordu.

aynı mahallede oturduğumuz halde daha önceden hiçbir şekilde muabbetimin olmadığı insanlarla aynı ortamı -ve hatta yatağı- paylaştık. bu afet olayı, insanların birbirlerine nasıl muhtaç olduklarını o anda bana hissettirdi. çünkü herkes kalabalıkta bulunma ihtiyacı duyuyordu.

sabah olunca ankara’dan gelen otobüslerin ekmek dağıtması bizi ne kadar da sevindirmişti. çeşitli illerleden birçok yardım geliyordu bizim çevreye. herkes ihtiyacı olanlara bir şekilde ulaşmaya çalışıyordu, bilemiyorum ama benim gördüğüm kadarıyla o zamanlarda kimse yalnız değil gibiydi.

daha sonra ertesi gün oldu, zaman yine ilerledi, haftalar geçti. insanların ağzından en çok çıkan kelime "bina" ve "fay hattı" olmuştu. binaların fiziki dayanımı ve toprağın jeolojik yapılarıyla ilgili birçok nutuk dinledik tabii. bu iki kelimeyi duymaktan bıkmıştım. bir araya gelen bir topluluk muhakkak ki deprem olayı ile ilgili bilgilerini diğerleriyle paylaşıyordu.

bir de o zamanlar evimizin 20 metre uzağında bulunan camiinin belli bir zamana kadar dolup taştığını hatırlıyorum. deprem korkusu insanları imana getirmişti, camii bile yetmiyordu, bir kısım imana gelen kişiler bahçede kılıyordu namazlarını. o zamanlar bu depremin allah’ın kullarına bir seslenmesi olduğunu söyleyen o kadar çok insan gördüm ki, bu manzara da bana bu yüzden hiç şaşırtıcı gelmemişti. mahallede dolaşırken gözümüze takılan bu görüntü de pek fazla devam etmedi ama, artçıların azalma miktarına oranla cemaatte de azalma görüldü.

zaman biraz daha ilerledi. çevrede yıkılan bazı binaların enkazları belli bir süre yerlerinde durmaya devam etti. sonrasında o yıkılmış anılar da yerlerinden süpürüldü. aylar sonra bu travma da etkisini kaybetmeye başladı. insanlar deprem harici şeylerden de konuşabildi. futbol yine en ateşli muhabbetlerde birinci sıraya yerleşmişti, bu çok sevindirici bir gelişmeydi. o zamanlar okuduğum bilim teknik dergisi her ay deprem hakkında farklı farklı makaleler yayımlakta ısrarcı davranıyordu. sonra onlar da bundan vazgeçtiler...

yavaş yavaş normale döndük, unutulmaz denilen o birkaç ay unutuldu gitti. geriye bazı hatılaralar kalmadı değil. ama dönüp bakınca bu acı afetin bize ne gibi tecrübeler kazandırdığı konusunda şüphelerim var:

insanlar depremin hala da doğal bir tabiat olayı olduğunu anlamamakta... onlara göre deprem olunca iman kuvvetlenmeli, yaratıcıya daha sıkı sarınılmalı, tekbir getirilmeli, dualar okunmalı. ne kadar ilginç. şimdi aradan geçen zaman sonrası değişen ne var? ev yaptırmak isteyen, yine bildiğini okumaya devam edip kendi mezarını kazmakta tereddüt etmiyor. çünkü bu konuda yeterli denetim yok. halbuki zamanında, ileride olabilecek bu gibi doğal afetleri düşünüp de ona göre tedbir alıp her şeyi uygun bir şekilde yapılandırsak ne de güzel olur.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol